bugün

entry'ler (89)

cem yılmaz

Panzehirdir. Şunu izledikten sonra bir iki doz cem yılmaz alınmalıdır ruh sağlığı için: https://youtu.be/406QeiY6V2w

geceleri uyutmayan şeyler

Dün gördüğüm kız.

Memleketime geldim. Geldiğim ilk günün sabahında bir arkadaşım banka işlemlerinde ona eskortluk etmem için beni evden çıkardı. Bankaya gittik sonra da tost yedik. Tostçu'nun ilerisinde yeni bir kafe açılmış. Garsonları hep kızdı, yüzlerine bakmadım fakat birinin kalçalarına gözüm takıldı, nedense aklımda o güne dair sadece şekilli bir kalça kalmış. Erkeklerin göte odaklanma diye bir olayı var ne yazık ki, görünce birkaç saniye bakıyorsun.
Ertesi gün birkaç arkadaşım daha gelmişler memlekete. Hep beraber o kafeye gittik. Otururken bir garson dikkatimi çekti. Esmer, boyu kilosu yerinde sakin bir kız gibiydi. Kalçalarına bakarak teyit ettim bu dünkü kızdı. Çok bir etkileşimimiz olmadı fakat hesap öderken biraz konuştuk. Söze o girdi daha doğrusu ben de birkaç cevap verdim, sonra kolay gelsin diyerek çıktım mekandan.
Ertesi gün yani bugün, o kızı yeniden görmek için bir daha gittim o kafeye, bu sefer de bakıştık bir kere sanırım. Canım istemediği halde etkileşimde bulunmak için saçma sapan birkaç şey sipariş ettim. Kızı fazla düşünmeye başladığımı da o anda farkettim. içimde ciddi ciddi kızı kahve içmeye davet et diyen bir ses vardı. Fakat yapamam, biliyorum. Üşendiğim için mi yoksa utandığım için mi bilmiyorum, hayır cevabını almaktan korktuğum için mi yoksa daha önce hiç böyle bir şeyi yapmadığım için üzerimde olan o tecrübesizlikten dolayı mı onu da bilmiyorum. Zaten yapsam ne farkedecek diye düşünüp kendimi rahatlatmaya çalıştım. 10 gün sonra döneceğim üniversiteye. Mesafe ilişkileri de yürümez ki zaten. Hem belki sevgilisi var? Ayrıca kafede çalışma saatleri de yoğun oluyor ne ara içeceğiz bu kahveyi, evet dese bile?
Kaybediyorum, kaybetmeye de mahkumum. Hiç risk almayarak yaşayacaksam ne anlamı var? Başka insanların hakkını yiyormuşum gibi hissediyorum. Elimde olan o kadar çok imkan var ki. Yakışıklıyım (öyleymişim, insanlar öyle diyor) ağzım laf yapıyor, komiğim de yeri geldiği zaman, kilolu değilim çok kısa değilim, maddi durumum da iyi. Bunlara sahip olamadan yaşayıp ölen insanlar var. Bu özellikler elinde olsa çok büyük atılımlar yapacak insanlar var ve ben bunları kullan(a)mayarak o insanların hakkını yiyorum. Neyse duşa gireyim de sırtımı fayansa dayayıp yavaşça aşağı doğru çökerken ağlayayım biraz.

yeter artık memeye dönelim arkadaşlar

Uludağ sözlük eskiden ekşinin taklidiydi, şimdi incinin olmuş.

sözlük yazarlarının itirafları

Pişman olduğum şeyleri değiştirmek için çoğu şeyi feda edebilirim diyorum. Fakat ileride pişman olacağımı bile bilr yine de yaptığım şeyleri de engelleyemiyorum. Böyle bir sürekli pişman olma döngüsü içinde geçiyor günlerim. Kendime güvenim çok az. Eskiden utancımdan dolayı bazı şeyleri yapmaya gönüllü olmazdım ama yapmaya zorlandığım zaman da çok iyi yapardım. Bu yüzden kendime güvenim vardı. Zorda kalırsam bazı şeylerin altından kalkabileceğime inanıyordum. Artık böyle bir his de yok içimde. Tamamen bittim. Enkazım.

Bana müteahhit lazım. Bu enkazı kaldıracak, yerine güzel bir ev dikecek. Sanırım o müteahhit yakın zamanda gelmeyecek. Kendi kendimi kalkındırmam lazım.

neden sevgilin yok

Uzun zamandır yalnızım. Arada sırada içime bir istek geliyor gideyim birisi ile tanışayım, hayatıma renk gelsin diyorum fakat nereden tutsan elinde kalıyor. Öncelikle aklı başında kadınların toplumda çok az olması ve olanların da kapılmış olması büyük bir sorun. Bu kadınları çıkarınca geriye piremsesler kalıyor, cinsel açlık yüzünden normalde yüzüne bakılmayacak insanlar (güzellik anlamında demiyorum) bile boş kalmıyorlar. Bu piremsesler ile zaten muhabbet edebilmek için beyninizi çıkarıp kenara koymanız gerekiyor aksi taktirde ağızlarından çıkan her laf ile beyin kanserine yakalanabiliyorsunuz.

Ben çok bilgili çok okumuş bir insan değilim. Sadece mantıklı bir insanım, bilimsel konularla az da olsa ilgiliyim. Bir dünya görüşürüm var. Kendilerini fiziksel görünüşleri haricinde hiçbir konuda geliştirmemiş insanlar ile de birlikte olamıyorum. Avrupayı, amerikayı bilmem hiç bulunmadım oralarda fakat türkiye için konuşacak olursam, türkiyede de aklı başında, okuyan araştıran öğrenen merak eden kaç tane kadın var? Kadınların buna ihtiyacı var mı? Zaten en sıradan kadına bile yazan onlarca kişi varken, kadınlar kendilerini geliştirmek adına hiçbir şey yapmıyorlar. işte ben bu yüzden yalnızım. Muhabbet ederken beynimi kafamda tutacağım bir kadın çıkmadı karşıma.

ekşi sözlük

Sağından solundan reklam fışkıran site.

porno

http://www.youtube.com/watch?v=wSF82AwSDiU

Ben şunu şuraya bırakayım, hayatında değişiklik yapmak isteyenler açıp izler.

uyanınca düşünülen ilk şey

https://www.uludagsozluk.com/e/15246483/
sevdiğiniz insan değildir arkadaşlar. aşk biter geriye bir tek siz kalırsınız. sabah uyanınca düşündüğünüz ilk şey de sigara içmek olur.

uludağ sözlük

Sözlük hesabımı 2011 de açmışım sanırım, son entryi mi de 2013 de girmişim. Şimdi dönüp baktım da ne kadar iğrenç ve utanç verici şeyler yazmışım ergen kafamla. Fakat ibret-i alem olsun diye hiçbirini silmeyeceğim. Bakıp bakıp utanayım ergenliğimden.

1 hafta mastürbasyon yapmayan erkekteki değişimler

Zihni açılır. O kişi çok yakında ben olacağım.
(bkz: nofap)

nofap

Kendimi bu illetten kurtaracağım.
Kendimi bu illetten kurtaracağım. Anladım ki insan kendisi bir şeyleri yapmak istemedikten sonra o işler hiçbir şekilde tam olarak hallolmuyor. Bu yüzden bir şeyi yapmak istiyorsan efor sarf etmen gerekiyor. Bu illetten beni başka birisi kurtarmayacak, kurtaramaz da. Anca ellerimi bağlaması lazım fakat bu ne kadar saçma bir çözüm olurdu? Bu bir çözüm olur muydu, çözüm denilen şeyin kendisi başlı başına bir sorunken? Ayrıca aklım ne olacak? Bedenen kurtulduğum bu illetten zihnen nasıl kurtaracak beni başkaları? Aklımın içine girmeleri lazım bunun için, yine bir başka çıkmaz yol. Bunu yapacaksam ben yapmalıyım, kimseye ihtiyaç duymadan. Bilhassa bedenimi ilgilendiren bu işe de zihnimden başlamalıyım. Önce nefsimi terbiye etmeliyim ki eminim bu benim için her şeyi çok daha kolay yapacaktır. Fakat bunca şey birbiri ile bağlantılıyken, zihni kirleten şey bedensel bir hareket iken nasıl önce zihnimi temizleyeceğim? Önce zihnimi kirleten şeyi ortadan kaldırmam, yani buna bedenen bir son vermem gerekmez mi? Peki ya ikisini de aynı anda yapamaz mıyım? ikisi de aynı anda terbiye edilebilir mi? Bu soruların cevapları yok çünkü onları henüz sadece sordum. Bu sorulara cevap bulmak için bir yolculuğa, hatta buna macera da diyebiliriz, çıkmam lazım.
Bugün, bu dakika, bedenimi kirleten, buna bağlı olarak da zihnimi kirleten bu illete son verdiğim andır ve bunu ben tek başıma yapacağım.
Nedir bu ergenin yaygarası?
+Nedir yani nefsine yenik düşüp de iki günah işlemişsen? Genç değil misin sen, kanın kaynamıyor mu? Hadi onu bunu bırak bu senin doğanda yok mu? Doğana mı aykırı geleceksin? Bu şekilde mi kurtuluşa ereceksin? Bırak bu senin hakkındır, tadını çıkart. Çok fazla düşünme. Bu seni kirletmiyor aksine temizliyor. içindeki kötülükleri akıtıyorsun. Hem bunu yapmazsan nasıl rahatlayacaksın? Daha doğrusu bunu yapmayıp da ne yapacaksın ki? Bu senin bir parçan artık. Yıllardır ayrılmadınız, bundan sonra ayrılmanız da ne doğal ne de mantıklı bana sorarsan.
-Senin fikrini sormuyorum.
+Fakat fikirlerimi dinliyorsun. Bugüne kadar bana ne zaman karşı gelebildin?
-Öncelikle seni tanımıyorum. Benim üzerimde bir hükmün yok ve sana defalarca kez karşı geldim. Bir keresinde 40 sefer geldim. Hayatımın en güzel ve berrak zamanlarıydı. Daha dinçtim, daha sağlıklı hissediyordum. Bakış açım çok değişmişti…
+O küçük ayaklanmaları mı diyorsun? Çoğu bir iki gün süren bir haftayı bile bulmayan, bir keresinde de 40 gün diye kendini avuttuğun herkese bu şekilde anlattığın ama aslında 33 gün süren şu ayaklanmalar. Seni öyle iyi tanıyorum ki, sen hiçbir işe yaramazsın. Ben olmadan var olamazsın.
-Beni çok iyi tanıyorsun çünkü beni bu hale sen getirdin. Bugüne kadar hep sana boyun eğdiğim için bu haldeyim bugün. Bu yüzden mutsuzum, bu yüzden iyi değilim, bu yüzden yalnızım, bu yüzden başarısızım. Hepsi senin yüzünden. Eserinle gurur duyuyor olabilirsin ama artık bitti. En önemlisi, senin yüzünden hastayım ben.
+Kendini bu kadar övme, gören de sanki sadece sana bahşedilmişim sanacak. Ben her yerdeyim, herkesteyim.
-Sen bir lütuf değilsin, lanetsin. Güçsüzlüğün, iradesizliğin, şehvet içinde kaybolmanın simgesisin.
+Peki sen neyin simgesisin? Sanki daha… kaç dakika oldu 15 mi… 15 dakika önce beraber değildik? Peki dün kaç kere bana izin verdin? Pardon izin dedim. izin almak diye bir şey yok, izin alınacak bir durum değil bu. Ben hükmederim sen de boyun eğersin. Dün sana kaç kere boyun eğdirdim? Dün kaçıncı yeminini bozdurdum? Ben sana sahibim. ister beğen, ister beğenme, kontrolün tamamen benim elimde. Güçsüzsün, hayır diyemiyorsun ve kabul et ne kadar nefret etsen de beni çok seviyorsun. Sana hükmederken kalbinin nasıl attığını yalnızca ben biliyorum. Ağzın sulanıyor bazen heyecandan ellerin titriyor. Senin üzerinde son sözü söyleyecek tek kişi benim.
-Bugün benim üzerimdeki hükmünün son günüydü çünkü artık hissedebiliyorum. Her şeyin benim elimde olduğunu hissedebiliyorum. Sen sadece bana ait bir parçasın. Bir ara beni cezbettiğin, yıllarca hüküm sürdüğün doğru ama kabul et ne kadar da kötü bir hükümdarsın? Yıllarca bana ne faydan dokundu? Kaldı ki sensizliğin bana ne zararı dokunur? Sen olmadan bir bütün olabileceğim. Sen zihnimi çepeçevre saran kara bir bulutsun ve artık güneşin açma vakti geldi. Dağılacaksın ve en sonunda yok olacaksın, gökyüzünde sadece sapsarı bir güneş kalacak.
+Ah şu küçük aklın ve sen. Bu uğurda harap olacaksın. Ellerin titreyecek ama heyecandan değil, bensizlikten. Biz hep birlikte var olduk. Bensiz bir zamanını hatırlıyor musun? Seni bir an yalnız bıraktığım bir anı? 7 yaşından beri birlikteyiz. Bunun artık geri dönüşü yok. Bana bağımlısın.
-Evet ben sana bağımlıyım ama bu hep böyle değildi. Berrak günleri hatırlıyorum; sana hükmedebildiğim, kontrolden çıkmadığın günleri. O günlerde o kadar üretkendim ki, zihnim bin bir düşünce ile doluydu. Sınıfımın en başarılısıydım. Ne kadar utansam ve istemesem de insanlar benimle iftihar ederlerdi. Yazardım, çizerdim, okurdum. Yazmak ah ki ne yazmak. Sayfalar dolusu yazmak. Okumaya kıyamazdı insanlar, kıskanırlardı yaratıcılığımı. Şimdi ne hale geldim? Söylesene bana şimdi ne haldeyim?
+Bana sorarsan şahanesin, seni olduğun halinle seviyorum olmak istediğin halinle değil. Benimle kal.
-Hayır, acınacak haldeyim. Zihnim o kadar bulanık ki iki cümleyi toparlayamıyorum nerde kaldı sayfalarca yazı yazmak? Dünümü hatırlamıyorum ben. Senin yüzünden hafızam berbat oldu, hiçbir anıyı aklımda tutamıyorum. insanlar benimle geçirdikleri güzel anıları anlatırken yabancı yabancı yüzlerine bakıyorum çünkü ben o günleri hatırlamıyorum. Senin yüzünden. Hepsi senin yüzünden. Bugüne tıkılı kalmış sığ bir mahluka dönüştürdün beni. Hayatı bir günlük yaşayan acınası bir varlık.
+Tüm suçu başkasına atmak ne kadar kolay. Hükümdar sen olduğun zaman her şeyin biteceğini mi sanıyorsun? Sen hükmetmekten ne anlarsın? Hükmetmekten ben anlarım tıpkı sana yıllarca hüküm sürdüğüm gibi. Kötü bir hayatın yok, bak nerelere geldik birlikte? Arkadaşların var, ailen var, seni bekleyen güzel bir gelecek var. Daha geçen gün bir kitap bitirmedin mi? Hem hala yazabiliyorsun. Sen yalancı, nankör bir köpeksin. Madem iki cümleyi bir araya getiremiyorsun, bunca yazıyı nasıl yazabildin? Bunu da ben mi yazdım?
-Senin böyle meziyetlerin yok. Sen sadece hükmetmekten anlarsın. Edebiyat ve gerçek hayat hakkında hiçbir şey bilmezsin. incelikten anlamazsın. Sen sadece istersin ve istediğin olana kadar da bana azap çektirirsin. Tanrım utanıyorum. Anılar aklıma geldikçe utanıyorum.
+Bir köpekliğin daha meydana çıktı. Hani şu mahfettiğim hafızan hakkında olan.
-Sus, lütfen sus. O kıza yaptığım şeyler… Tanrım ben kötü bir insan değilim. Bir kızın hayatını mahfettim, derin yaralar açtım çünkü hükümdar sendin, kararları sen veriyordun. Bana yaptırdığın onca şey… Elimde kalan bu utanç anıları bile seni alaşağı etmek için gereken gücü toplamama yeter.
+Sana sakinleşmen için biraz süre tanıyorum. Hiçbir şey bitmedi, hala tahtta ben oturuyorum. Çok yakında yeniden görüşeceğiz.

19 tl 90 krş

19tl 99 krs kadar göz boyayamayandir.

recep tayyip erdoğan imzalı kuran ı kerim

adamı dinden sogutur.

fakirlerin çok kötü kokması

alın terinin kokusudur o.

hastası olunan sözler

onlar eskiden taşa tapmislar, onu da zamanla kağıt yapmışlar.

Norm ender

beyaz atlı prensi beklerken şahin k nın gelmesi

(bkz: atını siken kovboy)

kadınları anlama kılavuzu

içi çelişkilerle dolu bir rehberdir.

bıyıklı kızları sabun yapan hitler

Trip atan sabunlar ortaya çıkardı.

2014 lülerin henüz doğmamış olmaları

Temelleri iki üç ay sonra atılmaya başlanacak olan nesildir.
kum zemine temel atmak

regl kanı ile yapılan büyü

iğrençsiniz ibneler dedirten cinsten.